15 Mart 2010 Pazartesi

the space-russia paradox (big bang theory bölüm ismi ürettirgeci aldım yeni)

bi tane uluslarası uzay istasyonu var. başka var mı yok. sen tut onu uzay boşluğuna öylece bırak. ne kadar akıllıca değil mi.. sözüm esa ya nasa ya felan. olm rusya nın onu çalmasından korkmuyo musunuz? zincirle bi yere de bağlı değil. gece herkes uyurken bi roket fırlatır adam kaçırır uzay istasyonunu, dünyanın arkasına saklar. nası bulucan ? parçaları da söküp çin e felan indirip satıverir yukardan. gitti cillop gibi istasyon.

20 Şubat 2010 Cumartesi

f dı ko pırıt werald biç

japon animatif filmlerinde olur ya devasa bi firma dünyayı ele geçirir felan. işte bunun türkiye versiyonu gibi bi durum oluşmuş. peki bu yerli şirket kim. tabi ki ekşisözlük (sourtimes değil (: )
ekşiyi duymanayan kaldı mı acaba diye : http://www.eksisozluk.com

ama burda ele geçirme gibi bişey yok aslında ama ssg nin her işe el atmış olması gibi bi olay var. gözlerimi ssg bar(!)lardan birinde(!) açıyorum. bunlar kulaktan kulağa yayılan (fight club tarzı) biraz salaş mı derler o türden mekanlar. ışık az, hijyen yok, bodrum katlarında yaşamını sürdüren yerler. içki bedava, çalışanlar ve müşteriler ekşi yazarı (neredeyse tüm türkiye böyle). çalışanlar gönüllü çalışıyor ama isteyen kimseye söylemeden işe girip çıkabiliyor. böyle bi serbestlik var. bu mekanlar illegal olduğu için polislerin mekana giriş engellemek için bodrum katına inen merdivenin son basamağı 1 metre civarında bir yükselti. dışarı çıkmak isteyen tırmanarak , içeri girmek isteyen aşağı atlayarak bu engeli aşıyor. polisleri nedense engellemeyi başarmış bu sistem (: . ayrıca barda ufak oyun odaları var. son sistem kafaya algılayıcı takılıp oynanan türde oyunlar var ama herşey kabloyla birbirine bağlı felan. isteyen bu barda yatıp kalkabiliyor ve hatta yemeğini pişirip yiyebiliyor. biraz daha ayrıntı var ama bu kadar yeter ssgbar için (:

halk otobüsleri de ekşinin elinde isteyen 1 tur versene şeklinde otobüsü kullnanabiliyor. klasik belediye otobüsü şöförü mondunda hızlı ve dikkatsiz kullanıyorlar arabaları. millet sağdan sola savruluyor devamlı.

bir de free takılan bi magazin servisi var ssg nin. adet olduğu üzre kameraman ve muhabir de gönüllü ve isteyen kapıyor bu mevkiyi. sağda solda takılıp sözlük ünlüleri ile ropörtajlar gerçekleştiriyorlar ve canlı olarak büyük caddelerdeki devasa ekranlardan yayınlanıyor.

son olarak da eklemek istediğim bütün yazarlar(halk) tikky giyimli ve erkekler kro izlenimi veriyor, kızlarsa çirkin gibi ((:
ben bilmem bilinçaltım bilir.

29 Kasım 2009 Pazar

the great cleansing

knowing filminin sonu hakkında spoiler içerir..

tamam başlıyorum. rüyamda harry pottermışım. şişko bi tane kuzeni var ya bunun teyzesinin oğlu. ha işte o da düşmanmış bana (filmde de öyle değil mi zaten). neyse bu ibne aynı zamanda büyücüymüş de. bi tane toz bi iksir yapmış beni öldürmek için. o toz kime değerse o adam da toz olup ölüyor felan. yanlız bu iksiri emanet ettiği kişiler yanlışlıkla bütün dünyaya yaymış tozu ve millet ölmüş toptan. neyse işte evimin önündeyiz bunları öğrendiğimde. inanmazsan al da bak diyo bana bi kızıl ötesi dürbün veriyo.bakıyom evlerin içine harbiden kimse yok, herkes ölmüş. korkmaya başlıyorum. derken (tırs tırs efekti).....

burada enteresan bişey oluyo. herkesin ölmüş olduğu fikri ve birazdan ben de ölecem şekline içimde barındırdığım duygular aynen başka bir rüyaya geçiyo ve ordan rüyaya aynı haleti ruhiye içinde devam ediyoruz..

ama bu sefer daha efektif olaylar bekliyo bizi. aynen knowing filminde olduğu gibi güneşte bi parlamalar felan olmuş ve dünya japonyadan beri batıya doğru yavaş yavaş yanıyo. ben arkadaşlarımla beraber izmitteyim. az önce dediğim gibi yarı panik havasındayız "ulan herkes ölüyo, birazdan biz de mefta" gibisinden muhabbetler dönüyo ortamda. (yaklaşık 5-6 saat var diye düşünüyorum yanmamıza) bari ailemle son bir kez konuşayım diye düzceyi arıyorum. telefonu 10 sene önce vefat etmiş olan dedem açıyo. ulan diyorum bu adam ölmedi mi ne iş diye düşünüyorum sonra tanrının "zaten az sonra ölecekler bu da bonus olsun" amaçlı bi kıyak geçtiğini düşünüyorum. dedeme cennettesin di mi, oralar nasıl, bizimkiler de geldiler mi yanına gibisinden cevaplarını hatırlayamadığım sorular soruyorum..

başka bir odada tek başıma volta atıyorum. artık stresten bitmek üzereyim. birazdan öleceğimi düşünüyorum. kıyamet gününün geldiğini biliyorum ve içimde çok büyük bir sıkıntı var. ulan keşke daha çok namaz kılsaydım diyorum. biraz daha kılsam mı daha vakit var diye içimden geçirirken bir ses ya da bir düşünce beliriyo aklımda " o gün geldiğinde pişmanlığınız fayda etmiyecek " mealinde bir ayet gibi bişey.. tüylerim diken diken oluyo, bu sefer daha da pişman oluyorum. hatta artık birazdan yaşayacağım ölümü değil cehennemdeki alevleri düşünmeye başlıyorum.....
ölüyodum lan korkudan... piuuvv

22 Ekim 2009 Perşembe

hold your horses dude

tamamını hatırlayamadığım bi rüya bu...

yanımda birileriyle yolda yürüyorum. sol tarafımda yolun karşısındaki kahvehane olduğunu düşündüğüm bir yerden bazı sesler gelmeye başlıyor, bir hareketlilik oluşuyor içerde. kahvehanenin önündeki adamlar birden kaçışıyorlar. sonra ne olduğunu anlamadan içeriden 2 tane at çıkıyor hızla. yalnız -nasıl anlatacağımı bilemiyorum rüyada çok pis tırsmıştım- bu atlar 2 ayaklı. bir ön bir de arka ayakları var. işin daha garip tarafı bu atlar deliler gibi sağa sola koşuştururken arka ayaklarını(ki bir tane arka ayakları var) kemiriyorlar.(gözünde canlandırabilen beri gelsin) bildiğin yiyor aslında ayağını ağzına götürmüş. tabi her taraf kan.
rüyanın bir yerinde tek bir görüntü daha giriyor bilinç kareme. bu karede sağ tarafımda bir kasap dükkanının önündeki kafası kesilip derisi yüzülmüş -satılmak üzere hazırlanmış- 2 ayaklı atlar* görüyorum.
bu sırada yanımdakilerden ikisi bu atları yakalayıp yere yatırıp boğazlarından ısırmaya başlıyorlar. çevreye zarar vermesinler diye öldürmeye mi çalışıyorlar yoksa sadece fantezi peşindeler mi bilemeyeceğim.

geceme renk geldi be, uzun süredir garip rüya görmüyordum.

* satılmak üzere hazırlanıp bir bütün olarak kasap vitrinine konulmuş götüne karanfil tıkılan şeye ne denir bilmiyorum lan. et denmez çünkü bütün halde, hayvan denmez gibi çünkü canlı değil, hayvanın türünü söyleyince de tam karşılamıyo sanki..

24 Ağustos 2009 Pazartesi

walt nerd balon

bir barda limonata gibi birşey içiyorum. sonra bir anda ışınlanıp kendimi antika dükkanı gibi bir yerde camdan bir tezgahın üzerinde buluyorum. dükkanın sahibi yaşlı, kıvırcık beyaz saçlı, kafasında ressam şapkası (: elinde de piposu var.(kendisinin walt disney olduğunu düşünüyorum görünce) demek sonunda gelebildin diyo bana. o sırada mickey mouse ile jerry bir rafın ucunda görünüp sonra gözden kayboluyolar. jones(jerry ismi aklıma gelmedi rüyada (: ) da burdaymış diyorum onu görünce. biraz gülümsüyor.
bu sırada başkaları benim gibi ışınlanmasın diye, gidip barda içtiğim limonatayı almaya karar veriyorum ki birisi daha benim gibi beliriyor mekanda. uzun saçlı gözlüklü, nerd denilen tiplerden bir arkadaş. sonra üçümüz yola çıkıp bir esrarı çözmeye karar veriyoruz!!.
yolda bu arkadaş bir kaç tane internet sitesinden bahsediyo ateşli ateşli. bak adresleri bile şöyle bağlantılı felan diyo ipucu bulmuş gibi. daha sonra uzun bir patikanın başına geliyoruz. patikanın sağında yüksek bir duvar, duvarın ardında biraz uzakta da bir cami var ve ezan okunuyor. patikanın giriş kısmı çarşaflı kadınlarla dolu, biraz içerlere doğru ise sırtını duvara yaslayıp gizli gizli sigara içen belki 100lerce genç var.
sonra ileriye yukarıya doğru başımızı kaldırıyoruz. çok uzaklarda, muhtemelen atmosferin dışında ,uzayda, aşağıdan yukarıyo doğru gittikçe daha büyük, sarı turuncu mavi şeklinde sıralanmış 3 tane devasa balon görüyoruz. hafiften birbirlerinin önüne geçmişler bu balonlar. biraz puslu görünüyolar. balonlar yuvarlak yastık şeklindeler ve üzerlerinde gülen bir yüz ifadesi var. fin.

3 Temmuz 2009 Cuma

köprü ?

gece vakti boş bi sokaktayım. yolun 2 tarafından sırayla yere 30 derece felan açıyla (kaynak: kıçım) çelik halatlar yükseliyo deli gibi kalınlıkta felan. alla alla diyorum bu ne böyle. başımı kaldırıp sokağın başladığı tarafa doğu yukarı bakıyorum. çok pis sis var ama sisin arasından kocaman bi köprü ayağı görünüyo. oha diyorum bu ne, nası bi manyaklık yapmışlar. adamlar sokağı ayakta tutmak için (!) köprü ayağı felan dikmişler halatlarla bağlamışlar felan. o sırada lisedeki fizikçi geliyo yanıma "normal bişey o "diyo. iyi diyorum ben de kendi kendime. bu sefer de lisedeki kimyacı geçiyo arabayla yanımızdan güneş gözlüğü var gözünde. el sallıyo felan. garib....
// şimdi düşündüm de aslında köprü dediğin böyle daha mantıklı. bilen bilir ben boğaz köprüsüne inanmıyorum mesela ( köprünün ayakta durabileceğine), uçakların uçabileceğine de inanmam..
bu konuyu bi ara deşerim. si ya

24 Haziran 2009 Çarşamba

italyan

3-4 katlı bir evin balkonundayız birileriyle. içerdeki odadan bir çelik halat çıkıyo balkona ordan da gökyüzüne doğru uzanıyo. baya bi uzun yani ucu görünmüyo yukarıda felan. neyse biraz sonra halatın ucu düşmeye başlıyo aşağıya. bir bakıyorum ucunda bembeyaz bi minibüs bağlı. bildiğin minibüs yani. minibüs çok uzağa felan düşecek gibi duruyo. ulan diyorum çarpmanın etkisiyle -e halatın ucu bizim eve bağlı diye- çok pis sarsılacaz diyorum. tutunuyorum felan biyere. minibüs düşüyo çok uzaklarda bi yere toz bulutu felan da çıkıyo biraz. bikaç saniye sonrada ev baya bi sallanıyo.
sonra yanımdakilerden bi kızı alıp bakmaya gidiyoruz minibüsün düştüğü yere. giderken de amerikada felan böyle altlı üstlü bi sürü kıvrılıp giden otoyolar var ya, onların patika versiyonundan felan geçiyoz bildiğin. bu yol sisteminin ortasında bi yerde de bi italyan mafya adamı gibi birinin mekanı varmış. bi kamyon war burda tepesinde ön tarafta bikaç tane demirden küre ler var bu küreler e insanlar bağlı ve küreler dönüyo. karşıdaki bi duvarda da tam bu kürelerin oturacağı şekilde oyuklar var. komyon duvara doğru felan gidiyo işte kürelere bağlı adamların bildiğin suyu çıkıyo. heralde yamuk yapmışlar italyana .. böyle işler işte