29 Kasım 2009 Pazar

the great cleansing

knowing filminin sonu hakkında spoiler içerir..

tamam başlıyorum. rüyamda harry pottermışım. şişko bi tane kuzeni var ya bunun teyzesinin oğlu. ha işte o da düşmanmış bana (filmde de öyle değil mi zaten). neyse bu ibne aynı zamanda büyücüymüş de. bi tane toz bi iksir yapmış beni öldürmek için. o toz kime değerse o adam da toz olup ölüyor felan. yanlız bu iksiri emanet ettiği kişiler yanlışlıkla bütün dünyaya yaymış tozu ve millet ölmüş toptan. neyse işte evimin önündeyiz bunları öğrendiğimde. inanmazsan al da bak diyo bana bi kızıl ötesi dürbün veriyo.bakıyom evlerin içine harbiden kimse yok, herkes ölmüş. korkmaya başlıyorum. derken (tırs tırs efekti).....

burada enteresan bişey oluyo. herkesin ölmüş olduğu fikri ve birazdan ben de ölecem şekline içimde barındırdığım duygular aynen başka bir rüyaya geçiyo ve ordan rüyaya aynı haleti ruhiye içinde devam ediyoruz..

ama bu sefer daha efektif olaylar bekliyo bizi. aynen knowing filminde olduğu gibi güneşte bi parlamalar felan olmuş ve dünya japonyadan beri batıya doğru yavaş yavaş yanıyo. ben arkadaşlarımla beraber izmitteyim. az önce dediğim gibi yarı panik havasındayız "ulan herkes ölüyo, birazdan biz de mefta" gibisinden muhabbetler dönüyo ortamda. (yaklaşık 5-6 saat var diye düşünüyorum yanmamıza) bari ailemle son bir kez konuşayım diye düzceyi arıyorum. telefonu 10 sene önce vefat etmiş olan dedem açıyo. ulan diyorum bu adam ölmedi mi ne iş diye düşünüyorum sonra tanrının "zaten az sonra ölecekler bu da bonus olsun" amaçlı bi kıyak geçtiğini düşünüyorum. dedeme cennettesin di mi, oralar nasıl, bizimkiler de geldiler mi yanına gibisinden cevaplarını hatırlayamadığım sorular soruyorum..

başka bir odada tek başıma volta atıyorum. artık stresten bitmek üzereyim. birazdan öleceğimi düşünüyorum. kıyamet gününün geldiğini biliyorum ve içimde çok büyük bir sıkıntı var. ulan keşke daha çok namaz kılsaydım diyorum. biraz daha kılsam mı daha vakit var diye içimden geçirirken bir ses ya da bir düşünce beliriyo aklımda " o gün geldiğinde pişmanlığınız fayda etmiyecek " mealinde bir ayet gibi bişey.. tüylerim diken diken oluyo, bu sefer daha da pişman oluyorum. hatta artık birazdan yaşayacağım ölümü değil cehennemdeki alevleri düşünmeye başlıyorum.....
ölüyodum lan korkudan... piuuvv

22 Ekim 2009 Perşembe

hold your horses dude

tamamını hatırlayamadığım bi rüya bu...

yanımda birileriyle yolda yürüyorum. sol tarafımda yolun karşısındaki kahvehane olduğunu düşündüğüm bir yerden bazı sesler gelmeye başlıyor, bir hareketlilik oluşuyor içerde. kahvehanenin önündeki adamlar birden kaçışıyorlar. sonra ne olduğunu anlamadan içeriden 2 tane at çıkıyor hızla. yalnız -nasıl anlatacağımı bilemiyorum rüyada çok pis tırsmıştım- bu atlar 2 ayaklı. bir ön bir de arka ayakları var. işin daha garip tarafı bu atlar deliler gibi sağa sola koşuştururken arka ayaklarını(ki bir tane arka ayakları var) kemiriyorlar.(gözünde canlandırabilen beri gelsin) bildiğin yiyor aslında ayağını ağzına götürmüş. tabi her taraf kan.
rüyanın bir yerinde tek bir görüntü daha giriyor bilinç kareme. bu karede sağ tarafımda bir kasap dükkanının önündeki kafası kesilip derisi yüzülmüş -satılmak üzere hazırlanmış- 2 ayaklı atlar* görüyorum.
bu sırada yanımdakilerden ikisi bu atları yakalayıp yere yatırıp boğazlarından ısırmaya başlıyorlar. çevreye zarar vermesinler diye öldürmeye mi çalışıyorlar yoksa sadece fantezi peşindeler mi bilemeyeceğim.

geceme renk geldi be, uzun süredir garip rüya görmüyordum.

* satılmak üzere hazırlanıp bir bütün olarak kasap vitrinine konulmuş götüne karanfil tıkılan şeye ne denir bilmiyorum lan. et denmez çünkü bütün halde, hayvan denmez gibi çünkü canlı değil, hayvanın türünü söyleyince de tam karşılamıyo sanki..

24 Ağustos 2009 Pazartesi

walt nerd balon

bir barda limonata gibi birşey içiyorum. sonra bir anda ışınlanıp kendimi antika dükkanı gibi bir yerde camdan bir tezgahın üzerinde buluyorum. dükkanın sahibi yaşlı, kıvırcık beyaz saçlı, kafasında ressam şapkası (: elinde de piposu var.(kendisinin walt disney olduğunu düşünüyorum görünce) demek sonunda gelebildin diyo bana. o sırada mickey mouse ile jerry bir rafın ucunda görünüp sonra gözden kayboluyolar. jones(jerry ismi aklıma gelmedi rüyada (: ) da burdaymış diyorum onu görünce. biraz gülümsüyor.
bu sırada başkaları benim gibi ışınlanmasın diye, gidip barda içtiğim limonatayı almaya karar veriyorum ki birisi daha benim gibi beliriyor mekanda. uzun saçlı gözlüklü, nerd denilen tiplerden bir arkadaş. sonra üçümüz yola çıkıp bir esrarı çözmeye karar veriyoruz!!.
yolda bu arkadaş bir kaç tane internet sitesinden bahsediyo ateşli ateşli. bak adresleri bile şöyle bağlantılı felan diyo ipucu bulmuş gibi. daha sonra uzun bir patikanın başına geliyoruz. patikanın sağında yüksek bir duvar, duvarın ardında biraz uzakta da bir cami var ve ezan okunuyor. patikanın giriş kısmı çarşaflı kadınlarla dolu, biraz içerlere doğru ise sırtını duvara yaslayıp gizli gizli sigara içen belki 100lerce genç var.
sonra ileriye yukarıya doğru başımızı kaldırıyoruz. çok uzaklarda, muhtemelen atmosferin dışında ,uzayda, aşağıdan yukarıyo doğru gittikçe daha büyük, sarı turuncu mavi şeklinde sıralanmış 3 tane devasa balon görüyoruz. hafiften birbirlerinin önüne geçmişler bu balonlar. biraz puslu görünüyolar. balonlar yuvarlak yastık şeklindeler ve üzerlerinde gülen bir yüz ifadesi var. fin.

3 Temmuz 2009 Cuma

köprü ?

gece vakti boş bi sokaktayım. yolun 2 tarafından sırayla yere 30 derece felan açıyla (kaynak: kıçım) çelik halatlar yükseliyo deli gibi kalınlıkta felan. alla alla diyorum bu ne böyle. başımı kaldırıp sokağın başladığı tarafa doğu yukarı bakıyorum. çok pis sis var ama sisin arasından kocaman bi köprü ayağı görünüyo. oha diyorum bu ne, nası bi manyaklık yapmışlar. adamlar sokağı ayakta tutmak için (!) köprü ayağı felan dikmişler halatlarla bağlamışlar felan. o sırada lisedeki fizikçi geliyo yanıma "normal bişey o "diyo. iyi diyorum ben de kendi kendime. bu sefer de lisedeki kimyacı geçiyo arabayla yanımızdan güneş gözlüğü var gözünde. el sallıyo felan. garib....
// şimdi düşündüm de aslında köprü dediğin böyle daha mantıklı. bilen bilir ben boğaz köprüsüne inanmıyorum mesela ( köprünün ayakta durabileceğine), uçakların uçabileceğine de inanmam..
bu konuyu bi ara deşerim. si ya

24 Haziran 2009 Çarşamba

italyan

3-4 katlı bir evin balkonundayız birileriyle. içerdeki odadan bir çelik halat çıkıyo balkona ordan da gökyüzüne doğru uzanıyo. baya bi uzun yani ucu görünmüyo yukarıda felan. neyse biraz sonra halatın ucu düşmeye başlıyo aşağıya. bir bakıyorum ucunda bembeyaz bi minibüs bağlı. bildiğin minibüs yani. minibüs çok uzağa felan düşecek gibi duruyo. ulan diyorum çarpmanın etkisiyle -e halatın ucu bizim eve bağlı diye- çok pis sarsılacaz diyorum. tutunuyorum felan biyere. minibüs düşüyo çok uzaklarda bi yere toz bulutu felan da çıkıyo biraz. bikaç saniye sonrada ev baya bi sallanıyo.
sonra yanımdakilerden bi kızı alıp bakmaya gidiyoruz minibüsün düştüğü yere. giderken de amerikada felan böyle altlı üstlü bi sürü kıvrılıp giden otoyolar var ya, onların patika versiyonundan felan geçiyoz bildiğin. bu yol sisteminin ortasında bi yerde de bi italyan mafya adamı gibi birinin mekanı varmış. bi kamyon war burda tepesinde ön tarafta bikaç tane demirden küre ler var bu küreler e insanlar bağlı ve küreler dönüyo. karşıdaki bi duvarda da tam bu kürelerin oturacağı şekilde oyuklar var. komyon duvara doğru felan gidiyo işte kürelere bağlı adamların bildiğin suyu çıkıyo. heralde yamuk yapmışlar italyana .. böyle işler işte

19 Mayıs 2009 Salı

saanitariuumm

bu da bi kaç hafta öncesinden bi rüya..
metallica tekrar gelmiş türkiyeye konser vericekler. gitsem mi gitmesem mi kararsızım. ulan diyorum daha yeni gittik para da yok zaten cepte. neyse kapalı bi salonda verilecek konser. içeri giriyorum öylesine bi. insanlar istiklal marşı söylerken girilen okul sıraları gibi dizilmişler ama bi sıra insan bi sıra boşluk şeklinde gidiyo yapı. elamanlarla boşlukların arasında da polis şeritleri felan war(üzerinde do not cross the line yazıyodu lan) o boşluklarda da polisler dolaşıyo milleti sıraya felan sokuyolar orantılı güç kullanarak. sonra aklıma havaalanı bavul hattında unuttuğum kırmızı kramponlarım geliyo ne alakaysa. ulan diyorum bunun zaten mavisi de war bende. şunları satıp ben de mi gitsem konsere diye düşünürken.....

18 Mayıs 2009 Pazartesi

verdiven

dedem babam ben hapisten çıkıyoruz. aynı suçtan 9 ar yıl içerde yatmışız. çıkarken babam seni pislik senin yüzünden yattık bu kadar felan diyo kızıyo bana. ama bakıyorum adam gençleşmiş içerde, ben yaşlanmışım nasıl işse, 35 olmuşum. neyse onlar gidiyo felan ben de hapis yatmanın getirdiği bir çökmüşlük yorgunluk war felan. sonra bir lise görüyorum dur ulan şunun basamaklarını çıkabilecekmiyim(!) diye deniyorum. bi kaç basamak çıkıyorum sonra çıkamıyorum bakıyorum. liseliler vızı vızır geçiyolar yanımdan. hapis yatmanın vücuduma yansımış olmasına seviniyorum. basamakları gençlere bırakmanın zamanı geldi gibisinden bi hallere giriyorum. biraz vucut çalışıp sonra çıkarım flean deyip aşaa iniyom. bitik.

13 Mart 2009 Cuma

ğöh

çizgi film karakteri gibi renkli bi adam küvetin içine oturmuş banyo yapıyo. su seviyesi baya yüksek küvetteki. sonra suya doğru eğilip su içiyo küvetten. tabi ben böyle sanıyorum. sonra reklam arası giriyom ben sizin için çok heyecanlı yerine geldik rüyanın. neyse adam su içerken yavaş yavaş kafasını kaldırıyo sudan. ulan meğerse su içmiyomuş biriyle öpüşüyomuş suyun altında. burdan sonra daha da garipleşiyo rüya. bu öpüşen ikisi aslında tek vucutta. hani catdog diye bi çizgi film var ya orda ki catdog gibi ama normal insan formatında 2 sinin de kolları var ayrı ayrı. gövdeleri ayrı. bacakları ortak sadece. yüzleri birbirlerine dönük olarak yapışıklar. yuh.. noluyo lan

6 Mart 2009 Cuma

cyborg zombiler

woow dude that was totally weird. neyse bi kadın war başrolde.. yok öyle başlamayalım. bi robot çocuğa yaklaaşıyo çocuk masum felan sonra bi anda üst derisi sıyrılıyo içerden bol yeşil renkli (uranyum yeşili) demir parçalar görünüyo. ewt çocuk cyborgmuş. ama zombi cyborg.. robota saldırıyo.robot artuya çok benziyo(r2). sonra çocuk normal halde bi kadının evinde. kadın sarah connor gibi biraz temkinli. evinin duvarında yazı var tam hatırlamıyom ama takriben "dışarı çıkmış çocukları içeri alamayız" yani zombi olduğundan şüpheleniyo. sonra bi tesisteyiz yine aynı gerçeklikteyiz devam ediyo rüya. yemek molası verilmiş salonda çok büyük yuvarlak masa var kendi etrafında dönüyo masa. sanki fındık ayıklama tesislerindeki gibi bi sistem var yiyecekler yuvarlak masanın dış tarafına yerleşmiş bi kanalla geliyo biz de japon çubuklarıyla yemeği almaya çalışıyoz. bazısı kapamıyo yemeği üzülüyolar. güvenlik felan ayrı yerde yiyo ama zombilerden koruyolar bunalr tesisi. ayrıcalıklılar. pyuuuff. bok gibi lan. ne izliyosam hepsi girmiş rüyama.

5 Mart 2009 Perşembe

acayip

peygamberler şanslı aslında bi bakıma
jüpiteri yapan adamla konuştum felan diyebiliyolar..whateva

4 Mart 2009 Çarşamba

yüralar

yaw aslında rüyalarımı yazsam daha süper sonik olucak gibime geliyo
mesela dün geceki baya bi enteresandı.
böyle insanlar insanlar değil aslında spesifik olmak laızm teyzeler diyelim pardesülü başörtülü teyzeler bi yarış pistinde birbirlerinden kopmadan koşuyolar ama o pist de metaforik olarak bi filmin yada dizinin akış paneliymiş yani onlar koştukça film ilerliyo felan. tabi ama film dram türünde neyse hepsi birden filmin acıklı sahnelerinde ağlamaya başlıyolar işte tam ağladıkları yerlerde birsürü yabancı madde bırakıyolar pisttte çoğu mendil felan gibi saç fırçası da vardı galiba ama arada orkid bırakanı da gördüm. koşup ağlarken teyze okdar üzülüyo ki orkidi kendisini terkediyo..uzay aracının modül bırakması gibi orkid bırakıyo... gece daha bi komik gelmişti sanki
neyse hayal edin atmosferi, zekanızla doğru orantılı olacak gülme oranınız ((: cause you are idiots.